BİZDEN

                                             FROZEN PLANET ÜZERİNE

İstanbul Üniversitesi Ekoloji Kulübü olarak 2015-2016 bahar döneminde düzenlediğimiz ilk belgesel etkinliğinde Frozen Planet serisinin ilk bölümünü izledik.

        Kutuplardaki canlı yaşamı, buzullar ve insan eliyle oluşturduğumuz tehditler hakkında bizlere çarpıcı bilgiler sunan bir belgesel izlemiş olduk To The Ends Of The Earth ile. Önce Kuzey Kutbu’na gittiğimiz sonra Güney Kutbu’na indiğimiz bu yolculukta neler gördük bir bakalım. Aldığım ilk not “Bölgeler değişiyor ve biz yeni anlamaya başlıyoruz!” olmuştu. Peki bu değişimler nasıl gerçekleşiyor?

        Kuzey Kutbu kış mevsimini tamamladığında Avrupa Kıtası büyüklüğündeki buzlar erimeye başlıyor ve çeşitli hayvanlar buraya göç ediyor. Yani yazın birçok canlı bundan istifade ediyor. Kuzey Kutbu’ndan Güney Kutbu’na geçerken karşımıza ilk çıkan yer Grönland oluyor. Her yıl Grönland’ tan büyük buz dağları doğuyor. İklim ısınmaya devam ettikçe, yani bizler bu ısınmayı tetikledikçe, buz dağları çoğalacak ve bu tatlı suların okyanusa karışmasına neden olacak. Ayrıca suyun akış hızı buzul erimelere bağlı olarak değişiklik gösterecek, bu da hava koşullarının bu durumdan olumsuz etkilenmesine neden olacak. Peki hava koşullarının bu durumdan etkilenmesi neden önemli? Cevap hayvanların kutba geliş dönemlerinde saklı. Hayvanlar buraya erken gelirlerse zor kış şartlarıyla mücadele etmek zorunda kalacaklar. Bu mücadelede galip gelebilecekleri de meçhul! Geç gelmeleri söz konusu olduğunda ise buzulu geçmeleri için vücutlarında depolamaları gereken yağı depolayamayabilirler. Yani hayvanlar türleri pahasına bir tehditle karşı karşıya kalabilirler. Hava değişimleri bu noktada önem teşkil ediyor. Hayvanlar her yıl aynı dönemde göçe başlıyor olsa da bizler her yıl koşulların değişmesine sebebiyet verdiğimiz için şartlar her yıl hayvanları daha da zor durumda bırakıyor. Bizler dünyanın ısınmasını artırmaya devam ettikçe buzul sisteminin çözünmesi hızlanacak ve hayvanlar bundan doğrudan etkilenecek. Bu da ekosistemin köklü değişiklikler yaşamasını körükleyecek. Yani gelişmekte olan felaketler zincirini biz başlattık ve buna neden olmaya devam ediyoruz.

        Güney Kutbu’nda ise Antarktika mevsim değiştirirken sahip olduğu yüz ölçümünün %50’si küçülüyor. Buzul kırılmalarının burada yaşanması bizim için tehdidi çoğaltıyor. Peki nedir bu tehditler? Bilim adamlarının iddiasına göre önümüzdeki 200 yıl içinde buzulların erimesiyle yükselen sular kıyı bölgelerinin yok olmasına neden olacak, okyanustaki ekosistem bozulacak. Ön görülenler bununla da sınırlı değil. Antarktika buzulu bir özelliğe daha sahip. O da tatlı suyumuzun %70’ini barındırıyor olması. Tüm bu gerçekler göz önündeyken geçmişteki olayları ve gelecekte olacağı düşünülen olayları görmezden gelemeyiz. Bu tüm dünyanın sorunu ve bizler dünyada yaşıyoruz!

 

Zehra Yıldırım